3. Gün Yunanistan’ın en büyük adası Girit’teyiz. Yakın da Federe Cumhuriyet ile yönetilecek olan Yunanistan’ın Girit adası üzerinde 6 şehir barındırdığı için 4 federeden birisi olacakmış.
En büyük şehri Heraklion’dayız 40 euroya arabaları kiralayıp 2. büyük şehir Hanya’ya doğru yola çıkıyoruz.
Şimdi siz “Hanya’yı Konya’yı görürsün” deyiminin nerden geldiğini merak ediyorsunuzdur? Kısaca şöyle özetleyebiliriz; Yunan Adaların bir çoğu Osmanlı hakimiyetin de kalmıştı bunlardan birisi de Girit! Ayaklanmalar olduğu zaman bazen öldürmek yerine ulaşılması zor yerleri seçip sürgüne yollarlarmış. Hanya’dan Konya’ya yollanmaları gibi..
Zamanımız kısıtlı olduğu için fazla kalamadık denizde, hepimiz aç kurtlar gibi Girit’in muhteşem yemeklerini hayal ediyor, Hanya’ya hemen varıp deniz ürünlerinden oluşan bir ziyafet çekmek istiyorduk :)
Hanya’yanın Venedik’i cağrıştıran huzurlu güzel sahilinde turlayıp takı alışverişi yaptık. Sonrasında neredeyse deniz kıyısı sayılan bir restaurantta güzel şaraplar eşliğinde çok lezzetli yemekleri mideye indirdik :) hesap gelince ayrıca şaşırdık çünkü yediğimiz o balıklar mezeler için kişi başı sadece 20 Euro ödedik! Ayni yemeği İstanbul’da yediğimiz de kişi başı 60-100 lirası ödeyeceğimizi bildiğimizden ayrıca keyifli ayrıldık restaurantan..
Girit de yapacak çok şey yoktu ya da zamansızlıktan biz bulamadık. Saat aksam 5 gibi tekrar Heraklion’a doğru yola koyulduk, aksam 9 gibi gemimize bindik sonraki adamız Rodos’a doğru yola cıktık.
RODOS
Ege denizinde yer alan 12 adanın en büyüğü ve hala Türklerin yasadığı Rodos’tayız. En çok beğendiğim ve
Ege denizinde yer alan 12 adanın en büyüğü ve hala Türklerin yasadığı Rodos’tayız. En çok beğendiğim ve
kesinlikle burada yaşamalıyım, dediğim yerlerden birisi oldu.
Rodos Old Town ve New Town diye ikiye ayrılıyor. Yeni şehir lüks otellerin, mağazaların, cafe ve restaurant ların olduğu modern kesimini temsil ediyor.
Eski şehir ise UNESCO’nun koruması altında bulunan Tapınak Şövalyelerinin ve Osmanlı evlerinin izlerini fazlasıyla taşıyan mistik bir havası olan yer. Eski şehir de kendi içinde ikiye ayrılıyor kuzeyde kalan Kollako adı verilen bölgede Şövalyeler Caddesi, şuan da müze olarak kullanılan eski bir hastane ve Auvergne Şövalyeleri Sarayı bulunmakta. Güneyde kalan Hora bölgesinde ise Sokrates Caddesi, Türk Çarşısı ve Süleyman Camii önemli yerler arasında.
Doğma büyüme Rodoslu olduğunu söyleyen Ali amca bizleri çok sevdiğini söyleyip hesapta %20 indirim yapacağını söyleyerek sohbetin ardından siestaya çekildi. Hafif olsun deyip yunan salatalarımızı güveçte et ve şehriye ile yapılmış yemeğimizi söyleyip yanına ekmeklerin gelmesiyle büyük iştahla yemeğimiz yedik. Ardından hesabı isteyip kalkacakken hesapta küçük bir şok yaşadık! Rodos’ta tanıştığımız tek Türk Ali amca bize sürpriz yapmış hesapta indirim yapmadığı gibi salata ile gelen peynirlerin her zamanki yediğimiz salatalardakinden küçük olduğunu söyleyip istediğimiz, kilosu 7 Euro olan peynirlere kişi başı 3.5 Euro yaptığı yetmezmiş gibi ekmeklere de 3 Euro yazarak bizi dumura uğratmıştı. Bütün itirazlarımıza rağmen 6-7 Euro luk salataya ortalama 10 Euro ya ödeyerek yemek faslımıza son verdik.
Yediğimiz salataları hazmetmek için :) Auvergne Şövalyeleri Sarayı’na doğru yola cıktık yaklaşık 1 saat suren saray gezintimizi pekte bir şey anlamadan sonuçlandırdık. Yunanistan’daki bütün müzelerin en büyük problemi hiç bir dilde broşür olmadığı gibi sorularımıza yanıt veremeyen boş görevlilerin olmasıydı.
Bolca fotoğraf çekimi ve klasik magnet eşe dosta hediye alışverişinden sonra yeni şehre doğru turumuza devam ettik.
Sonrasında Rodos’a gelmiş kumar oynamadan dönmek olmayacağından kumarhaneye doğru yola cıktık. Kumarhanenin söyle bir özelliği var yemek içmek bedava!
Bizim Türkler bunu fazlasıyla kullandığından adamlarda akıllanmış ilk giriş için kimliğinizle beraber 15 Euro giriş parası ödüyorsunuz! İçki almak içinse içerde fiş almanız gerekiyor. Biz büyük oynamadık kollu makinelerde 20-25 Euro harcadık kazanıp tekrar oynadık ama kendimizi kaybedip paraları kumarda kaybetmeden :) gece 04:00 gibi gemimize doğru yola cıktık.
KOS
Kos adasının mitolojik tarihinden bahsedecek olursak tıbbın babası olarak bilinen Hippocrates’in doğum yeridir. Antik dünyanın en iyi bilinen sağlık merkezi Asclepion buradaymış ve bütün Doğu Akdeniz’de sağlık problemi olanlar İstanköy (Cos) Adası’nda tedavi edilirmiş.
Kisi başı 5 yada 7 Euro giriş parası ödeyip hiç biseye benzemeyen taşın taş üstünde kalmadığı hastaneyi gezdikten sonra, İstankoy’de bulunan Germe adlı Türk köyünde yemeğimizi yemek icin yola koyulduk. Misafirperver ve dürüst Türk’lere rastlamanın mutluluğuyla önerdikleri yemekleri afiyetle yedik. Sonrasında domates tatlısının meşhur olduğunu yiyebileceğimiz pastaneyi öğrenip tatlımızı yiyip birer kavanozda evlere goturmek için yanımıza aldık. Bu domates tatlısının benzerini Bozcaada’da reçel olarak almıştım tadı çok daha güzeldi.
&.Gezinin dikkate alınması gereken kısımları için şunları söyleyebilirim; aldığımız tur vizesiz olduğundan sadece gemi konaklaması kahvaltı ve aksam yemeğinden faydalanıyoruz.
&. Turu Bamturdan aldığımızı belirterek gemi de bulunan turun rehberleri, firmadan bağımsız olduklarını iddia edip ukala ve sorularımızı yanıtsız bırakan rehberlerdi.
&. Anlattığım adaların hepsine 60-70 Euro arasında değişen turlar vardı, ama biz hıc bırınden almadık, suru psikoloji ıle gezmek istemediğimizden araba yada atv ile kendimiz belirlediğimiz yerleri gezmeyi tercih ettik.
&. Taksi kullanacaksınız fiyatını onceden sorun mutlaka kişi bası değil toplam mi?!
&. Çok güzel plajlarımızdan sonra (Hanya yolundaki plajdan hariç) deniz, plaj beklentisiyle gitmemek lazım.
&. Son olarak Çeşme’ye vardığınızda vaktiniz varsa deniz kıyısında bulunan “Furun” adli cafede mutlaka kahvaltı yapın geminin 1 hafta süresince kireç gibi peynirinden sonra mideniz bayram etsin :)
&. Çok merak ettiğim yerleri görmenin verdiği haz bambaşkaydı. Ama gezdiğim yerlerden en çok Rodos'u beğendiğimi ve bir gün yaşamayı en cok arzu ettiğim yer olduğunu söyleyerek yazıma son veriyorum..
&. Çok merak ettiğim yerleri görmenin verdiği haz bambaşkaydı. Ama gezdiğim yerlerden en çok Rodos'u beğendiğimi ve bir gün yaşamayı en cok arzu ettiğim yer olduğunu söyleyerek yazıma son veriyorum..
Başka gezilerde görüşmek üzere ;)
Sevgilerimle,
Sevgilerimle,
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder